Taliban yönetiminin ikinci yılında Türkiye-Afganistan ilişkilerinde durum nedir?
Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de yönetimi devralmasının ardından Türkiye, Afganistan’daki diplomatik misyonlarını geri çekmedi. Olumlu sonuçlanmasa da Ankara Kabil Havalimanı’nın işletilmesi ve güvenliğinin sağlanmasına talip oldu.
Türkiye’nin tarihi bağlantıları var; Taliban’dan önce diplomatik, askeri ve siyasi temaslarda bulunduğu Afganistan’ın geleceğinde etkili olup olmayacağı sorusu gündeme geldi.
Bugün Taliban’ın ekonomik kaygılarının yanı sıra uluslararası tanınma arzusu da var.
Türkiye’nin Kabil Büyükelçiliği faaliyetlerine devam ediyor. “İslam Emirliği” Türkiye tarafından resmen tanınmasa da Afganistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda Taliban’ın atadığı bir diplomat bulunuyor.
Birleşmiş Milletler (BM) gibi ülke ve kurumların temsilcilerinin Taliban ile görüşmeleri tartışma yaratıyor. Ancak geçen hafta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara’da Taliban yönetiminin önde gelen ekonomik işler yöneticilerinden Abdul Ghani Baradar ile de bir araya geldi.
Öte yandan Taliban karşıtı muhaliflerin bir kısmı Türkiye’de yaşıyor ve hatta tepeler düzenliyor.
BBC Türkçe Siyaset ve toplum araştırmacısı Dr. Fazıl Ahmet Burgit’e konuşan; Türkiye’nin Taliban’ın siyasi gücü yeniden ele geçirmesinin ardından Yunus Emre Vakfı, TİKA ve Maarif Vakfı gibi birçok sivil toplum kuruluşu ile diplomatik misyonuna kadar varlığını sürdürdüğünü hatırlatıyor.
Türkiye’nin Taliban’dan önce 20 yıl boyunca Afganistan’daki merkezi hükümeti desteklediğini belirten Burgit, şunları ekliyor:
“Şu anda bu politikasını sürdürmek istiyor. Türkiye ve Afganistan birbirlerine karşı her zaman biraz daha iyiliksever bir tavır sergilemiştir. Ancak dış politika açısından Afganistan özellikle Orta Asya’ya açılan bir kapıdır” dedi.
Siyasi ve sosyal araştırmacı Murtaza Sarem, Türkiye ve Afganistan’ın son iki yılda diplomatik çıkarlarını güçlendirdiğini belirtiyor.
Akademisyen, “Taliban’ın resmi olarak tanınması biraz zaman alabilir” dedi. Ancak mevcut durumda Afganistan’da Taliban’a karşı bir güç yok. Dolayısıyla bölge ülkeleri genel olarak; Türkiye, İran, Pakistan ve diğer ülkeler mevcut durumun korunmasından yanadır.”
Sarem, bu ülkelerin güvenlik kaygıları olduğunu ve Taliban’ın Afganistan’ı istikrara kavuşturmasını beklediklerini belirtiyor:
“Afganistan’ın terör ülkesine dönüşeceği veya hükümetin teröristlerin eline geçeceği endişesi her zaman var. Türkiye, İran, Pakistan, Tacikistan ve Özbekistan için en önemli şeylerden biri bu güveni hissetmektir. Afganistan’da IŞİD veya diğer terör gruplarının faaliyetleri güçlenirse bu ülkeler doğal olarak tepki göstereceklerdir.
Ayrıca Taliban’ın kadın haklarını hedef alan kararları da Türkiye tarafından özellikle eleştirildi.”
Sarem, Taliban’ın Türkiye’de özel bir stratejik çıkarı olmadığını, uluslararası tanınırlık ve ekonomik zemin arzusu nedeniyle her ülkeye olumlu yaklaştıklarını belirtiyor.
Türkiye’nin güçlü bir muhalefeti var.
Burgit, Türkiye’de de Taliban muhaliflerinin olduğuna dikkat çekiyor;
“Taliban karşıtı grupların en güçlü isimlerinden biri olan Mareşal Raşit Dostum şu anda Türkiye’de. Hazaraların lideri olan muhaliflerin çoğu Türkiye’de. Bu liderler oradaki etkilerini kaybettiler.”
Burgit, Türkiye’nin diplomatik misyonunu geri çekmemesinin ve kendi ülkesinde Taliban karşıtı grupları barındırmasının bir çelişki gibi göründüğünü belirterek; Ancak bunun bir pazarlık kozu olmayacağını da ekliyor:
“Müzakere faktörü olarak Türkiye’nin kozları daha güçlü. Bunların en büyüğü Afganistan’ın kuzeyindeki Türk unsurları, Özbekler, Türkmenler, Kazaklar ve Kırgızlardır” dedi.
Sarem ise Taliban’ın rakiplerini “küçümsemek” için bu konuda etkili bir yorum yapmadığını söylüyor:
“Taliban eski liderlere ‘Güç biziz’ dedi. İsterseniz gelip burada yaşayabilirsiniz ama karar alma mekanizmalarına dahil olarak değil” diyor.
‘Türkiye, Afganistan’ın yeniden yapılanmasında rol oynayabilir’
Afganistan’ın ticari ve jeopolitik olarak iyi bir konuma sahip olduğunu belirten Sarem, özellikle bölge ülkeleri ve Türkiye’nin Afganistan’ı “Asya ülkelerine ticaret yollarını bağlayan ticari bir kapasite” olarak gördüğünü belirtiyor.
Taliban iktidara geldikten sonra, ekonomi güç kaybederken odak, kalkınma ve altyapı çalışmalarına odaklandı.
Afganistan Kajaki hidroelektrik barajının ikinci fazı geçen yıl Türk şirketi 77 İnşaat tarafından tamamlandı.
Açılış törenine katılan Türkiye’nin Kabil Büyükelçisi Cihad Erginay, bu yatırımın iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler açısından önemini vurguladı.
Burgit, “Türkiye bu alanda tecrübeli bir ülke olarak Afganistan’ın yeniden yapılanmasında ciddi rol oynayabilir” diyor;
“Özellikle 15 Ağustos 2021’den sonra Türkiye bazı girişimlerde bulundu. Kabil Havalimanı’nın işletilmesi veya kuzeydeki bazı mayınların işletilmesi ile ilgili olarak. Önemli sonuçlar elde edilmedi. Ancak yine de ülkenin ekonomik olarak yeniden yapılandırılmasında rol oynamak isteyebilir”.
Burgit’e göre Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Taliban üzerinde daha fazla etkisi var.
Burgit, havaalanı güvenliğine ilişkin olarak, “Taliban’ın bu iki ülkeyi tercih edeceğini düşünürsek” Türkiye’nin bu ülkelerle “yüz yüze gelmek istememiş olabileceğini” söylüyor.
Göçmenlerin kesin dönüşü sağlanabilir mi?
Göçmenler, Taliban’ın Türkiye için iktidara gelmesinin bir başka yönü.
Burgit, Afganistan merkezli bazı sivil toplum kuruluşlarının BM desteğiyle İran-Afganistan sınırına yakın bir bölgede göçmenler için kesintili bir yerleşim yeri kurmak istediğini belirtiyor. Bu durumda göçmenlerin geri dönüşünün sağlanabileceğini ekliyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir resmi kurumu böyle bir şeyi dile getirmemiştir. STK’ların böyle bir talebi var, ya İran’la konuşsunlar ya da Afganistan’daki Taliban’la konuşsunlar”.
tarihi ilişki
Son 20 yılda Türkiye’nin Taliban’a karşı tutumu çok sert olmadı. NATO’nun Afganistan’daki müşterek gücünün bir parçası olan Türkiye, Taliban’a karşı herhangi bir askeri operasyonda doğrudan yer almadı. Taliban iktidara geldiğinde yeni yönetimle ilk temasa geçen ülkelerden biri Türkiye oldu. Üst düzey bir Taliban yöneticisi, Ekim 2021’de Ankara’ya gelmişti.
Burgit, Taliban öncesi dönemde Afganistan’daki Türk askerlerinin ve hatta sivillerin Afgan vatandaşları gibi kalabalık yerlere, pazarlara ve çarşılara rahatlıkla gidebildiğini anlatıyor:
“Tarihten gelen bir Türkiye sevgisi var. Bunu bizzat yaşadım. Türk bayraklı araçlara diğer NATO araçlarından farklı muamele edildi. Türkler kalabalık yerlere gittiklerinde insanlar onlara biraz sevgi ve sempati ile bakarlardı. Kabil’deki Türk askerleri, hatta Türk siviller bile daha rahat seyahat edebiliyordu. Türk askeri, Afgan polisi hatta Afgan güvenlik birimleri sahaya çıkabiliyordu.”
Türkiye Büyükelçisi Erginay, 6 Şubat depremlerinin ardından paylaştığı videoda, “Afgan halkı 100 yıl önce Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi depremlerden sonra da imkanları ölçüsünde Türkiye’ye yardım etmeye çalıştı” diyerek Afgan halkına teşekkür etti. ve sivil toplum kuruluşları.